« Home | Return of the Jedi » | The Gardens of Light » | GÖDEL, ESCHER, BACH: bir Ebedi Gökçe Belik » | Ejder Kapanı » | Yahşi Batı » | Soysuzlar Çetesi » | SUSKUNLAR » | The World Is Flat: A Brief History of the Twenty-F... » | Orhangazi'de lezzetler » | Savaş ve Barış »

Kaş Deneyimleri

Favori tatil mekanımıza üçüncü gidişimiz. Bu sefer biraz daha cebimiz dolu olduğu için yemeye içmeye de verdik kendimizi. Ama önce ulaşım.

Kaş'a ulaşmanın 3 yolu var. İkisi bilindik: Fethiye veya Antalya üzerinden. Antalya üzerinden çok uzun sürüyor. Fethiye yolu otobüs güzergahı. Bir de dağ yolu var. Elmalı üzerinden. Kaş'ın sırtını dayadığı yarımadanın dağları üzerinden doğrudan Kaş'a. Bugüne kadar çok dağ yolundan gittim - Doğu Karadeniz dahil - böylesini görmedim. Korkudan gözümü yoldan ayıramadığım için güzel manzaraya doya doya bakamadım. Bence herkes bir kere bu you denemeli, ama iki kez değil.

Kaş'tayız. Deniz güzel. Bir kaç nokta var deniz için: Kasaba içindeki Küçük Çakıl, biraz ilerideki Büyük Çakıl, sadece ufak motorlarla ulaşılabilen Liman Ağzı ve arabanız varsa Fethiye yolundaki Kaputaş. Kaputaş kumsal ve deniz olarak bir numara ama yüzlerce basamaklık merdiveni Hayriye hamile olduğu için göze alamadık. Favorimiz Küçük Çakıl.

Yeme içme Kaş'ta son derece pahalı. Nereye girseniz parayı bayılıyorsunuz. O yüzden en iyi yerleri mimleyelim. Kral mezarının hemen üzerinde iki lokanta. Biri Bahçe Restaurant diğeri Bahçe Balık. İlkini anası ikinciyi kızı işletiyormuş. Bahçe Restaurant'ta kebap, mezeler ve ev yemekleri yeniyor. Bahçe Balık ise balıkları ile meşhur :) Fiyatlar korkunç. Ama param var, tatildeyim, iyisini yiyeyim diyorsanız bunlardan çıkmayın.

Mavi Bar'ın biraz üstünde bi lokmacı teyze var. Lokma satarak parayı bulmuş bir de Bi'Lokma adında hemen orada bir mekan açmış. Ünlü bir yer. Yine çok pahalı. Ama bizim tecrübemiz hayal kırıklığı. Hem yemekler hem servis kötü. Adına kanıp uğramayın. Kebap veya pide yiyelim diyenler ise Ora Kebap'a gitsinler mutlaka. Güler yüz, lezzet ve nispeten uygun fiyatlar burada.

Son gecemizde Hayta isminde bir lokantaya tavsiye üzeri girdik. Eski basketbolcu bir ağabey yavaştan ud çalıyor. Lokantaya ismini veren iricesinden köpek de masaların arasında miskinlik yapıyor. Yemekler lezzetli. Fiyatlar makul. Fiyat performans arayanlar deneyebilir.

Hep mi yedin hiç mi içmedin diyenlere: Favorim DeJavu. Atraksiyon arayanlara göre değil. Müzikleri mest ediyor sadece.

Yedik içtik dönüyoruz. Zeynep sağolsun yolculuğu iki güne yayıyoruz. Afyon Polisevi mekanımız. Yemek yememiz lazım. Hemen açtım eski dostum Google'ı araştırdım. Atladık Uzun Çarşı'ya. Meşhur sucukçu İkbal'in lokantası var. Daldık. Lezzet tufanı. Üzerine de gerçek manda kaymaklı - her ne kadar bazıları manda kalmadı dese de - ekmek kadayıfı. Ekmek kadayıfı tanımımı değiştirdi valla. Bir de şef garsonu var. Sırf onunla 5 dakika konuşmak için bundan sonra yoldan sapılır. Film gibi adam.

Hediye almak istiyoruz. Lokumu meşhurmuş. Ama normali değil, kaymaklısı. Yoldaki işportacıya sormuştuk. Kesinlikle Yayla dedi. Ama gözüme pek "şık" gözükmedi. Şef garsonumuza da çıkarken sorduk. Tabii ki İkbal dedi. Anladım dedim. Peki ikinci en iyi hangisidir? Yayla. Anlaşıldı. Dükkana girdik, kaymaklı lokumu tattım ve beni benden aldı. Gelen giden cevizli kaldı mı diyor. Kalmamış. İlk fırsatta deneyeceğim.

Ertesi sabah çıktık yola döndük İstanbul'a. Neden geldim İstanbul'a?